18 Mart 2018 Pazar

Bağırmayan Anne Baba Olmak

'Anne babaların aileleri için istediği aşağı yukarı aynıdır: sakin, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı bir aile ortamı. Bağırmayan Anne Baba Olmak, şiddetsiz iletişimi anlatıyor. Hal Edward Runkel dünyayı ilişki ilişki, tek tek sakinleştireceğine inanıyor. Yeni bir metot, 'üç günde çocuğunuzu nasıl muma çevirirsiniz' türünden bir ebeveynlik yöntemi sunmuyor. Aksine, kendinize odaklandığınızda ve böylece sakin kalabildiğinizde yaşamakta olduğunuz sorunları hiç yaşamayacağınızı söylüyor.

Önerileri uygulamak size sadece çocuklarınızla ilişkilerinizde değil, tüm ilişkilerinizde faydalı olacak. Yeni bir bakış açısı kazanacaksınız ve bu pencereden baktığınızda sizi zorlayan sorunlar bambaşka görünecek.

Bağırmadan, öfkelenmeden, 'hadi' demeden çocuk büyütmek mümkün, denemeye ne dersiniz'

Kitabın arkasındaki tanıtım yukarıdaki gibi. Tabi bu tanıtım bence oldukça iddialı. Kitabın faydalı bilgiler verdiği doğru fakat yukarıda anlatıldığı gibi mucizevi şekilde çocuğunuzla ilişkinizde herşey bir anda rayına oturmuyor. Kitabın içinde de zaten bu sürecin ne kadar zor olduğundan bahsediyor.

Yazar, evlilik ve aile terapisti, ilişki koçu, evli ve iki çocuk sahibi. Kitapta, danışanlarının yaşıdığı tecrübelerle birlikte kendi çocuklarıyla yaşadığı tecrübeleri de aktarıyor.

'Tüm lokanta beni kaldırımda yürürken, oğluma bağırırken, büyük laflar ederken, cevapsız sorular sorarken, parmak sallarken ve bir metreden uzun olmayan (2 yaşındaki) oğlumun gözünü korkuturken izledi...Waffle House şapkasının hala kafamda olduğunu o an fark ettim. Tüm olay boyunca kafasında saçma sapan bir şapka olan saçma sapan bir adamdım ve tek istediğim ciddiye alınmaktı.'

'Çocuklarımıza bağırdığımızda duygusal olarak pasif duruma geçeriz ve tek bir mesaj veririz: BENi SAKiNLEŞTiR! Ağzımızdan çıkan kelimeler ne olursa olsun, ne kadar uzun konuşursak konuşalım, verdiğimiz mesaj değişmez: BENi SAKiNLEŞTiR! Çocuklarımızın herhangi bir davranışına bağırarak karşılık verdiğimiz zaman, onlara bizi sakinleştirmeleri için yalvarmış oluruz...Uzlaşman gerekiyor yoksa kendimi kaybedeceğim.'

'Her anne baba bir noktada şu soruyu sorar: Çocuğum olmadan önce bütün o boş zamanımı nasıl harcıyordum. Boş zamanlarınız, uyku düzeniniz, hobileriniz, seyahat planlarınız, arkadaşlıklarınız, evliliğiniz... Anne baba olduktan sonra hepsi değişti. Şimdiden sonra ne olursa olsun, artık ebeveyn oldunuz ve bunun geri dönüşü yok. Çocuklardan önceki yaşamınıza geri dönemeyeceksiniz. Ve bunu düşünmek bile ölüm gibi gelecek.'

'Çocuklar küçük kural ihlallerinin küçük sonuçlarına maruz kalarak büyük hatalar yapmamayı ve daha büyük sonuçlar yaşamamayı öğrenirler. Çocuklarımızı evrenin en eski yasası olan 'ektiğini biçersin' ile ne kadar erken tanıştırırsak (hangi yaşta olurlarsa olsunlar), büyüdükçe daha az büyük sonuçlara ihtiyaç duyarlar.'

Kitabın sonlarına doğru daha önce başka yerlerde de okuduğum bir tavksiye veriyor: 'Oksijen maskenizi önce kendinize takın'. Bu çok önemli bir tavsiye bence. Ben bunun önemini çocuğum doğduktan çok sonra fark ettim aslında. Keşke daha önce fark etseydim. Çünkü benim gergin olmam onun gerilmesine, onun gerilmesi tekrar benim gerilmeme dönüyor ve bu kısır bir döngüye giriyor. Bu döngüyü sakinleşerek ve kendimizi mutlu eden şeyler yaparak kırmamız gerekiyor. Çünkü kitapta da dediği gibi: 'Kendinizle ilgilenmeden ailenizle ilgilenmeniz mümkün olmaz.'.

Kitabın sonralarına doğru verilen örneklerde, başka bir kitapta okuduğum dans, mola, sınırlı seçenekler sunmak gibi kavramlardan üstü kapalı bahsetmiş. Bu kitabı okuyup sakinleştikten sonra 'Çocuğunuza Sınır Koyma' isimli Robert J.MacKenzie'nin kitabını okumanızı tavsiye ederim. Umarım o kitabı da anlatacak kadar bu blog'u sürdürebilirim.

Iyi okumalar...

11 Mart 2018 Pazar

Giriş

Biliyorum internette tonlarca kitap yorumu özeti vs. yazan siteler var ama ben kendim için yazıyorum aslında, unutmamak için. Birgün geri dönüp bu sayfaları tekrar okumak için. Ortaokul ve lisede iki sene dersimize girme şansına sahip olduğumuz çok sevdiğim bir edebiyat öğretmenimiz vardı. Aklımda kalan bütün dizeler hep onun sınıfta defalarca tekrarladıkları. Bizi okumaya, okuduğumuz ilginç şeyleri not almaya teşvik etmişti. Bir föy sistemi vardı. Her konunun ayrı bir dosyası vardı. Mesela kitaplar, yazarlar, şiirler, başlıklar... Her dosyanın içinde de föyler vardı. Her föyde dosyanın içeriğine göre bir kitap, bir yazar yada bir şiir bulabilirdiniz. O derslerde uğraşarak oluşturduğum dosyaları ve içindeki föyleri hala saklıyorum. Ama ne yazıkki bu dosyaları çok da genişletemedim. Aslında burada kitaplar için bir dosya açıp her kitabı içine föy olarak koymak istiyorum. Umarım burası da gerçek dünyadaki föylerimin akibetine uğramaz.  

Sultan Hamid Düşerken

  Nahid Sırrı Örik, Türk edebiyatının çok kıymetli ama pek bilinmeyen yazarlarından. Kıskanmak kitabıyla tanımıştım onu, çok da sevmiştim. ...