Doğu'nun Limanları

 

Amin Maalouf'un en bilindik kitabı Semerkant olsa da, benim favorim Doğu'nun Limanları. İlk defa bir kitabı okurken ağladım diyebilirim. Kitap, adını eskiden Avrupalıların Doğu'ya giriş yaptıkları tesbih gibi dizilmiş limanlardan alıyor. Bunlar bizim bildiğimiz İstanbul'dan İskenderiye'ye uzanan ve Beyrut'u da kapsayan limanlar. 

Kitabın kahramanının adı kendini ele veriyor: İsyan. Soyu Osmanlı sarayına dayanan bir baba ile Yahudi bir kadının oğlu. "Saltanatlı çocukluğunu, akıl hastası büyükannesini, isyankar babasını, günahkar kardeşini, işgal altındaki Fransa'da yaşadıklarını, kaçak sevgilisi Clara'yı, coşkulu anılarını, kahramanlıklarını sonra da cehennemin dibine yuvarlanışını sabırla" anlatıyor. 

Amin Maalouf, bu kitabı tanıdığı bir kişinin hayatından esinlenerek yazmış. 

Kitabın en ilgimi çeken ve kalbime yer eden kısmı, kahramanın akıl hastanesine düşmesi ve orada yaşadığı çaresizlikti. Yazar, bu duyguyu okura çok iyi aktarmış.

Kitapta hoşuma giden paragraflardan biri de şuydu: "Bir insanın inançları öyle emrettiği için şu veya bu besinden uzak durması, saygı duyduğum bir tavır. Ben bunun başkalarına dayatılmasını, hele bu işe hükümetlerin karışmasını kabullenemiyorum."

Sonuç olarak, kitaplığınızda bulunması ve okunması gerekenler kitaplar listesinde diyebilirim.

Beatrice'den Sonra Birinci Yüzyıl

 

Beatrice'den Sonra Birinci Yüzyıl, Amin Maalouf'un distopya türünde bir romanı. Kitap, sadece erkek çocuk sahibi olmaya sebep olan bir ilacın keşfi ve yıllar içinde bunun dünya üzerinde görülen etkileri hakkında. Bizim gibi doğu toplumlarında aslında bu konu çok da distopya sayılmaz. Yakın zamanda Urfa'da kadın doğumcu olarak görev yapan bir doktor arkadaşım yeni doğan kız bebeklerin daha hastaneden çıkamadan öldürüldüğünü söylemişti. Bu benim hayal dahi etmek istemeyeceğim kadar korkunç bir gerçek.  

Kitabın kahramanları, bir böcekbilimci, ilacın olası etkilerini dünyaya duyurmaya çalışan bir gazeteci ve tabii ki onların kızı Beatrice. Kitap, böcekbilimcinin ağzından yazılmış ve olaylar Beatrice'in büyümesi ile birlikte kronolojik şekilde anlatılıyor.

Maalouf seviyorsanız okumaya değer ama diğer kitapları kadar keyif vermediğini de belirtmek isterim.

Doğu'dan Uzakta

 

Yine bir Maalouf kitabıyla karşınızdayım. Bu seferki görece yeni kitaplarından sayılır, Doğu'dan Uzakta, 2012 yılında basılmış. Bu seferki tam olarak bir yol serüveni olmasa da karakterin geçmişine yolculuğu ve bir iç hesaplaşması diyebiliriz. Romanın kahramanı gibi kendisi de Lübnan asıllı bir göçmen olan Maalouf, belki de kendi iç hesaplaşmasını kitabın kahramanı üzerinden yapıyor. 

İç savaş sırasında Fransa'ya göçen Adam, yıllar sonra bir arkadaşının cenazesi için memleketine geri döner ve gençliğini geçirdiği, iç savaş yüzünden farklı yerlere hatta farklı ülkelere dağılan arkadaşlarını bir araya getirmeye çalışır. 

Roman bende sıcak bir hissiyat bıraktı. Hatta Lübnan konusunda merakımı uyandırdı. Bize ne kadar benzer bir toplum olduğunu fark ettim. Bence, Maalouf'un okunması gereken kitaplarından biri.