19 Ekim 2019 Cumartesi

Kadın Beyni Erkek Beyni

Bir arkadaşımın masasında gördüğüm kitap ayracıyla ilgimi çekmişti bu kitap. Kitapçıda boş boş dolaşırken tekrar görünce dikkatimi çekti elime alıp okumaya başladım ve elimden bırakamadım. Sonuç olarak kitabı iki günde bitirdim. Kitap o kadar eğlenceli bir dille yazılmış ki bir arkadaşınızla muhabbet havasında geçiyor. Kitabın içi ilginç bilgilerle dolu. Ayrıca birçok deney sonucu da paylaşılmış. Örneğin çiftleşemediği için mutsuz olup kendini alkole veren sirke sineği gibi.

Kitabın yazarı, doktorasını Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı'nda "beyin cinsiyeti" üzerine yapmış. Kitabın içindeki örnekleri bilimsel çalışmalar üzerinden veriyor.

"Herkes yıllardır 'Bardağın yarısı dolu mu, boş mu' diye tartıştı. Hiç kimse de sormadı 'Yahu bu bardağın içinde ne var' diye. Bu kitapta bardağın içine ne olduğunu ve bunun hayatımıza nasıl yansıdığını anlamaya çalışacağız."

Kadınlarla ilgili kitapta bahsedilen ilginç özelliklerden biri işitme kabiliyetleri. Kadınlar erkeklere göre daha hassas bir işitme sistemine sahip olacak şekilde evrilmişler. Yazar bu durumu kitap içinde eğlenceli örneklerle anlatıyor.

Çocuklar için yapılan bir çalışmada kız çocukların genelde eşitlik kurmaya yönelik oyunlar kurduğunu görmüşler. Rekabet ve üstünlüğe dayalı oyunları ise daha çok erkeklerin tercih ettiğini. Yazar yetiskinlerde de benzer eğilimlerin günlük hayatta devam ettiğini söylüyor. Erkekler birbiriyle konuşurken "o da bir şey mi, benim başıma şu geldi" gibi kalıplarla karşısındakinin anlattığının üstüne çıkmaya çalışıyor mesela.

Yetişkinlere yapılan bir deneyde, deneklerden bir bebeğin bezini değiştirmesini istemişler. Erkek denekler, deney ekibine yapacak başka bir görevleri olup olmadığını sorup, olmadığını duyunca arkalarına bile bakmadan odadan çıkmışlar. Kadın denekler ise deney ekibi talep etmediği halde, işleri bitince biraz bebekle oynadıktan sonra odadan çıkmışlar. Üstelik denek kadınlardan hiçbirinin çocuğu da yokmuş.

Kitapta kadınlar ve erkeklerin çocuk yetiştirmede farklı görevleri olduğundan
da bahsediyor. "Mesela bir ev ziyaretine gittiniz ve evde inanılmaz şirin bir bebek var. Şimdi bu bebeği bir erkeğin eline versek ne olur?... bebeği havaya atar tutar. Mesela gittiğiniz yerde elinize çok değerli olduğu belirtilmiş bir vazo verirse o vazoyu havaya atıp tutar mısınız?... Baba ve çocuk oyunları heyecanın fazla kelimelerin az olduğu oyunlardır... Yapılan uzun dönemli çalışmalar çocukken babası ile itiş kakış oyunları oynayan çocukların ileride daha özgüvenli çocuklar olduğunu göstermiştir." Yazar, bu sebeple erkeklerin ağlayan bebekleri susturmada daha başarısız olduğunu söylüyor. Çünkü bebekler babalarının kucaklarında her an herşey olabilir diye heyecanlanıyorlar. Sekiz haftalık bebeklerde yapılan bir deneyde, bebeklerin babalarının kucağında, kalp hızının ve solunum hızının arttığı görülmüş.

Kadınlarla erkekler arasındaki başka bir fark ise yüz ve vücut ifadelerini anlama yeteneği. Yani kadınlar bir sıkıntıları olduklarında erkeklerin bunu kadın arkadaşlarının yaptığı gibi yüz ve vücut ifadelerinden anlamalarını bekliyorlar. Halbuki erkeklerde bu yetenek yok. Yazar tabiiki bunun sebeplerini bilimsel olarak kitapta anlatmış. Erkekler ise kadının bir sorunu olduğunu fark ettiğinde hemen beyinlerinde bunu çözme aşamasına geçiyorlar. Halbuki kadın daha deşarj olmamış, anlatacak. Karşısında ise onu dinlemeyen ve kafası çözüm arayışında bir erkek var.

Başka bir kıza bakma konusunda yazar erkeklere şu öğüdü veriyor: "Daha bebekliğinde yüz okumaya çalışan bir kıza çaktırmadan başka bir kıza bakabileceğini mi sanıyorsun? Muhtemelen bebekliğinde topa, sandalyeye vs. baktığın için bunu anlaman zor olabilir ama sevgiline çaktırmadan başka bir kıza bakabilme ihtimalin yok."

"Bir erkeği mutlu etmek istiyorsanız yapacağınız şey çok basit, ona açabileceği bir kavanoz verin." Bu cümlenin nedenini de kitaptan okuyun artık, zaten çok spoiler verdim.

Kitapta okuduğum ilginç başka bir bilgi, kadınların madde bağımlısı olmaya biyolojik nedenlerden ötürü daha yatkın olduğu.

Kitapta, "öpeyim de geçsin" mitinin de doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanıyor.

Burada yer veremediğim bir sürü ilginç bilgi de kitabın içinde yer alıyor. Özetle, mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Hatta yazarın dilini o kadar sevdim ki bir sonraki kitabını hemen okuma listeme aldım 😊.

Sultan Hamid Düşerken

  Nahid Sırrı Örik, Türk edebiyatının çok kıymetli ama pek bilinmeyen yazarlarından. Kıskanmak kitabıyla tanımıştım onu, çok da sevmiştim. ...