30 Temmuz 2023 Pazar

Şiddetsiz İletişim

İş yerinde verilen geri bildirim eğitiminde, eğitmenin tavsiye ettiği kitaplardan biriydi Şiddetsiz İletişim. İyi ki de alıp okumuşum dediğim bir kitap. Marshall Rosenberg, kitabında şiddetsiz bir yaşam dilinin zor ama mümkün olduğunu anlatıyor. 

Kitabın içinde Mevlânâ'dan çok hoş bir alıntı var: "Doğru ile yanlışın ötesinde bir yer var. Orada buluşalım." Kitapta, yargılayan bir bakış açısının şefkatli iletişimi engellediğinden bahsediyor. 

Her bölümün sonunda alıştırmalar var. Bunlar sizin anlatılan konuyu anlayıp anlamadığınızı test ediyor aslında. 

Carl Rogers gibi Rosenberg de karışımızdakini yargılamamak için "sen böyle yaptın" demek yerine "hayal kırıklığına uğradım" gibi kendi duygu ve düşüncelerimizi anlatan cümleler kurmamız gerektiğini söylüyor. 

"Net, olumlu, somut eylem dilinde ricada bulunmak, gerçek isteğimizi açığa çıkarır."

Yazar, şiddetsiz iletişim konusunda çok tecrübeli ve bu tecrübelerini de kitaba başarılı bir şekilde aktarmış. Bu yöntemi birçok farklı alanda kullanma şansına sahip olmuş. Depresyonu çözmek için bile kullanmış çünkü psikolojik şiddeti sadece diğer insanlara değil kendimize de uyguluyoruz. 

Bir danışanın şu cümlesi bazen benim de içimde olan hisleri açıklıyor: "istediğim şey ne istediğimi henüz ben bile fark etmemişken sizin tahmin etmeniz, sonra da bu şeyi yapmanız."

Yukarıdaki cümlenin aksine, kitapta isteklerimizi karşı tarafa daha nesnel şekilde iletmeniz gerektiği anlatılıyor. "Daha sık yap" yerine, "haftada bir kere yap" gibi. 

Sonuç olarak, kesinlikle okumanızı tavsiye edeceğim bir kitap. Keyifli okumalar...

23 Temmuz 2023 Pazar

Spinoza'yı Ararken: Haz, Acı ve Hisseden Beyin

 

Antonio Damasio, okuduğum başka kitaplarda karışma çıkan bir yazardı ve bu sebeple, kitaplarına bir şans vermeye karar verdim ama ne yazık ki pişman oldum. Çeviri mi kötüydü yoksa kitap gerçekten mi kötüydü anlayamadım. Başladığım kitabı çok zorda kalmadıkça bitirim, o sebeple bitirdim. 
Cümleleri okuyorum, kelimeleri teker teker anladığım halde cümle bütün olarak hiçbir anlam ifade etmiyor. 
Antonio Damasio, aslında bir nörobilimci. Araştırdığınızda oldukça fazla kitap yazmış olduğunu ve çok satan bir yazar olduğunu görebilirsiniz. Ama bana hitap etmedi. 

Altını çizdiğim cümleleri bu sefer resim olarak koydum. İlginizi çektiyse tabii ki okuyabilirsiniz.

16 Temmuz 2023 Pazar

Uygarlığın Ayak İzleri "Rönesans'tan Barok Dönem'e Sanat Dehaları"

 

Celil Sadık'tan sanat tarihi dersi alıp da kitaplarını okumamak olmaz diyerek Uygarlığın Ayak İzleri Rönesans'tan Barok Dönem'e Sanat Dehaları kitabını aldım. Aldığım hızla da okumayı bitirdim ve çok sevdim. Kitabın içinde Leonardo da Vinci, Michelangelo Buonarroti, Michelangelo Mermisi da Caravaggio ve Lorenzo Bernini'nin hayat hikayeleri ve eserleri eğlenceli bir dille anlatılıyor. Sanatla ilgilenen kişilerin mutlaka okuması gereken bir kitap. 

8 Temmuz 2023 Cumartesi

Mitoloji ve İkonografi

 

Celil Sadık'ın Cermodern'deki bir seminerine gittikten sonra kendisinden online sanat tarihi dersi almaya başladık. İlk derslerinden birinde Bedrettin Cömert'in mitoloji ve ikonografi kitabını tavsiye etti, ben de hemen aldım, iyi ki de almışım. İlk olarak, bu vesile ile Bedrettin Cömert'in kim olduğunu öğrendim. Kendisi Türkiye'de sanat tarihine yaptığı katkılar açısından çok önemli biri, ama ne yazık ki 78'de demokrasi düşmanı katiller tarafından arabası içinde kurşunlanarak öldürülmüş. 

İkinci olarak, bu kitaptan mitoloji ve ikonografi ile ilgili birçok bilgi öğrendim. Daha önce mitoloji ile ilgili bir kitap okumuştum ama aklımda hiçbirşey kalmamıştı. Mitoloji ve onun sanattaki yansımasını resimlerle anlattığı için hikayeler daha iyi aklımda kaldı. Bir de not aldım tabii ki okurken çünkü bir süre sonra bütün mitolojik tanrıları birbirine karıştırmaya başlamıştım. Zeus'un ve diğer tanrıların, beğendikleri kadınlar onları reddettiğinde, onları zorla elde ettiklerini okuduğumda ve birden fazla hikayede bu durumla karşılaştığımda o devirde yaşamadığım için şükrettim. Çünkü, bu hikayelerin o dönemin gerçek yaşamlarından esinlenilerek oluşturulduğu aşikar. 

Zeus'un birden fazla karısı olmuş, ama en korktuğu ve herkes tarafından en çok bilinen karısı, aynı zamanda kardeşi, Hera. Zeus, bilge karısı Metis'ten olan Athena'yı, karısını yedikten sonra alnından doğurmuş, Apollon ve Artemis, ikiz kardeşler ve Zeus ile Leto'nun çocukları. 

Latincede Mars olarak bilinen Ares, çok kavgacı, Merkür olarak bilinen Hermes ise ölüleri Hades'e götüren yolcuların, hırsızların ve tacirlerin tanrısı, ayaklarında kanatlı sandallar var. Hephaistos, ateş tanrısı, Latincede Venüs olarak bilinen Afrodit ise, Zeus'la Dione'nin kızı. Poseidon, denizlerin tanrısı, Metis ise Zeus'un bilge ilk karısı. Latincede Plüton olarak bilinen Hades, ölüler ülkesinin tanrısı. Dionysos ise şarap tanrısı. 

Anne kız olan Demeter ve Persephone'nin de tanrıların zulmüne uğrayan diğer kadınlar gibi bir hikayesi var. Persephone, Hades tarafından kaçırılarak yeraltı dünyasına götürülür. Annesi çaresizce kızını arar, bulamayınca da toprağın tüm bereketini keser. Kıtlık olunca Zeus duruma müdahale eder, Persephone'nin kışa denk gelen üç ayını kocasıyla yer altı dünyasında geçirmesine, baharda yeryüzündeki annesine dönmesine karar verilir. Böylece, her bahar toprağa bereket gelir. 

Musalar Zeus'un dokuz kızıdır. Müze ve müzik kelimeleri sanat ve edebiyat alanlarında görev yapan bu kızların adlarından geliyor. 

Nike, zaferin simgesi, Ganymedes ise Zeus'un kaçırdığı, ölümlü insanların en güzeli, oğlan sevgilisi (sadece kadınlar kaçırılmıyor demekki). 

Helios güneş tanrısı, Zeus ve İo'nun ise yine cinsellikle ilgili bir hikayesi var. Zeus, İo'yu bulut biçimine girerek elde eder. Karısı Hera, onun sadakatsizliğini keşfettiğinde, İo'yu bir öküze dönüştürür ve onu sokması için bir at sineği yaratır. İo, boğazın karşı yakasına atlar. Böylece bous = öküz ve poros = geçiş yeri kelimesi doğar. Bosphorus öküz geçiş yeri anlamına gelir.

Pan, birden görünür, garip sesler ve gürültüler çıkararak, ıssız yerlerden geçen yolcuları korkutur, onları pan (panik) korkusuyla doldurur. Kybele, Anadolu'da vahşi doğanın tanrıçasıdır. Asklepios, sağlık tanrıçasıdır, kızının adı ise Hygieia'dır (ben hijyene benzettim). Sisyphos ise kocaman bir kayayı sürekli bir tepeye iter ve tepeye varmadan kaya tekrar aşağıya yuvarlanır. 

Kitabın devamında, Tevrat ve İncil'den hikayeler ve bunların sanata yansımaları anlatılıyor. Fakat benim ilgimi daha çok kitabın yarısını da oluşturan mitoloji kısmı çekti. Oldukça ilgi çekici ve akıcı dili olan bir kitap. Sanat ve mitoloji ile ilgilenenlere tavsiye ederim 😊.

Sultan Hamid Düşerken

  Nahid Sırrı Örik, Türk edebiyatının çok kıymetli ama pek bilinmeyen yazarlarından. Kıskanmak kitabıyla tanımıştım onu, çok da sevmiştim. ...