Ekim 2023 tarihli yazımda Murat Gülsoy'un Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık kitabından bahsetmiş ve okuma listeme 602.gece kitabını da aldığımı söylemiştim. Hatta Murat Gülsoy'un online yaratıcı yazarlık atölyesine de katılmayı arzu ettiğimi de belirtmiştim. Neyse ki aradan bir sene geçmeden bu iki isteğimi de yerine getirmeyi başardım (insan hayatta önüne küçük hedefler koyup onları başarınca mutlu olmayı bilmeli :P).
Öncelikle belirteyim, yaratıcı yazarlık atölyesi oldukça eğlenceliydi. Gülsoy'un katılımcıların metinlerine dair eleştirileri çok yapıcı ve yerindeydi. Kulağıma küpe olacak bir çok bilgi öğrenmenin yanı sıra, bazen yazdığım ve beğenmediğim metinleri neden beğenmediğimi de anlamamı sağladı.
602. Gece kitabı ise Yaratıcı Yazarlık kitabından biraz daha farklı bir konseptte. Yazar bu kitapta Borges, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay ve Orhan Pamuk için derin okuma yapıyor. Gülsoy'un metinlere kattığı anlamla, kimilerine okunması zor gelen bu yazarlar birden bambaşka bir ışıkta karşınıza çıkıyor. Kitabın içinde başka yazarların metinlerinden de alıntılar mevcut. Jonah Lehrer'in Proust Bir Sinirbilimciydi kitabından alıntılanan "Bilimin sıkıntıyı artırıcı keşifleri sayesinde ölümsüz ruh mevta olmuştu. İnsan düşmüş bir melek değil, maymunun tekiydi" ifadesi insanın yüzüne tokat gibi çarpıyor mesela.
John Fowles'un Fransız Teğmenin Kadını kitabında, hikaye akarken yazarın sesinin birden devreye girip neden yazdığını açıklamasını, "Tek bir sebebi paylaşırız: Bu dünya kadar gerçek ama ondan farklı dünyalar yaratmak", Gülsoy şöyle yorumluyor; "Yazar, bu karakterlerin kendilerine has bir iradeleri olduğunu, her ne kadar bu dünyayı kuran bir yazar varsa da dünya bir kez kurulmaya başlandığında kendi gerçekliğini de beraberinde getireceğini savunuyor."
Borges'ten güzel bir alıntı var Borges'le ilgili bölümün sonunda; "Don Quijote'nin Don Quijote'nin okuru olması ya da Hamlet'in kendi oyununun izleyicisi olması neden rahatsız eder (bizi)? ...bir kurmacanın karakterlerinin kendi kurmacalarının okurları ya da izleyicileri olabileceğini öneren bu tersine çevirmeler, bizlerin de, birer okur ya da izleyici olarak kurgusal varlıklar olabileceğimizi söyler."
'"Ölüm bile arkasında dayanacağı bir yalan olmazsa tahammülsüz bir şey olur,' diye yazacaktır Tanpınar bu sahnenin sonunda. Dinsel inançların ölümden sonrası tasavvurlarının birer "gerekli" yalan olduğunun ifadesi olsa gerek bu cümle. Tanrısız olmanın dehşetidir belki de ifade edilmek istenen."
"Sadece toplumsal uzlaşı içinde herkes mış gibi yaptığı için (ve aslında bunu içten içe bildiği ya da hissettiği için) gerçekten kimse dürüst değildir. Kimse kimseye gerçek bir sevgi ve saygı duyamaz. Bu durumu herkes bildiği halde mış gibi yapmak herkesin işine geldiği için hayat bu şekilde devam eder."
Orhan Pamuk'tan alıntılanan ve yazarlığa dair bir hoşuma giden bir başka cümle de şu şekilde; "İnsanın kendi kişisel hazlarına ve mutluluğuna yönelik bir alışkanlığın ürünleri nasıl oluyor da o kadar çok kişinin ilgisini çekebiliyor?"
Yazmakla ve okumakla ilgileniyorsanız, bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder