Semerkant, Amin Maalouf'un en bilinen eseri diyebiliriz. Bu kitabı yıllar önce okumuştum ama yeni çıkan kitabıyla birlikte eskilerini de gözden geçirirken tekrar elime aldım. Tarihle kurgunun iç içe geçtiği bu kitap, birbirinden bağımsız iki farklı zaman dilimini anlatıyor bize. Hikayelerden biri 1072 yılında, Semerkant'ta, Hayyam, Nizamülmülk ve Hasan Sabbah üçlüsü arasında geçiyor. Bu hikâye daha sonra Semerkant'tan Alamut Kalesi'ne uzanıyor. İkincisi ise 1912 yılında, Hayyam'ın rubaiyatının peşindeki bir adamın hikayesi. İnsanı garip hikayeler içinde sürükleyen Maalouf, kitabı küçük bir sürprizle Titanik'te sonlandırıyor. Okurken çok keyif almıştım, henüz okumamış olanlara mutlaka tavsiye ederim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bir Kadının Portresi
Bir Kadının Portresi, başlarda çok söz söyleyen ama hiçbir şey anlatmayan bir kitap gibi geldi bana. Ama sonradan olaylar ilerledikçe oldu...

-
'Jane Austen, kırk iki yıllık gözden uzak ve sade yaşantısına karşın, yazdıklarıyla ingiliz edebiyat tarihinin bir kült romancısı olma...
-
831 sayfa kitap bir solukta bitti desem bana inanırsınız umarım. Colm Toibin'in Thomas Mann'ın hayat hikayesini anlattığı Sihirbaz...
-
Celil Sadık'ın Uygarlığın Ayak İzleri serisinin ilk kitabı olan Rönesans'tan Barok Dönem'e Sanat Dehaları kitabını okuduktan son...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder