16 Ekim 2022 Pazar

Moll Flanders

 

Daniel Defoe'yu hepimiz Robinson Crusoe'nun yaratıcısı olarak tanıyoruz ama bu kitabı okuduktan sonra onun yarattığı tek etkileyici karakterin o olmadığını fark ettim. Kitapta hayat hikayesi anlatılan ve kitaba ismini veren Moll Flanders de olduça etkileyici bir karakter. 17.yüzyıl Ingiltere'sinin erkek egemen dünyasında yaşayan karakter, bizim yaşadığımız yüzyılda yaşasaydı hayatı bambaşka olurdu diye düşünmeden edemiyor insan. Kitabın arkasında kahramanın on iki yıl fahişelik yaptığı yazıyor. Türk filmlerinin de etkisiyle bu kadın ne zaman kötü yola düşecek diye beklerken, kitabı okuduktan sonra arka yazıyı yazan kişinin olayı tamamen yanlış değerlendirdiğini fark ettim. Bence bu kadın zeki bir şekilde erkeklerin zayıflıklarından faydalanmış ve hiç bir zaman kendi isteği dışında bir ilişki yaşamamış. Fahişelik ise asla yapmamış. Sadece, evlendiği erkeklerin kendisinden önce ölme ve dolandırıcı çıkması gibi talihsizlikler gelmiş başına. Kitapla ilgili bana saçma gelen tek şey kadının çocuklarına karşı bu kadar kayıtsız olması. Belki de kitabın geçtiği, korunma yöntemlerinin olmadığı, insanların bir sürü dolusu çocuğunun olduğu ve çocukların değersiz olduğu döneme göre değerlendirmek lazım bu durumu.

Kitabın önsözünde yazarın söylediği çok hoşuma giden bir cümleyi paylaşmak istiyorum: "kimse kendi yaşam öyküsünü sonuna kadar kaleme alamaz, meğer ki öldükten sonra yazabilsin!"

Yazar, Moll Flanders'ın azından bekar kadınlara güzel bir tavsiye veriyor: "Kötü kocaya düşen kadın mutlaka çok erken evlenmiştir. İyi koca bulan kadınsa asla çok geç evlenmiş sayılmaz." Özetle, evde kalacağım korkusuyla önünüze çıkan ilk adaya atlamayın, sağa sola bakın diyor :)

Sonuç olarak, okumanızı önereceğim bir kitap...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sultan Hamid Düşerken

  Nahid Sırrı Örik, Türk edebiyatının çok kıymetli ama pek bilinmeyen yazarlarından. Kıskanmak kitabıyla tanımıştım onu, çok da sevmiştim. ...