Matt Haig'in daha önce Gece Yarısı Kütüphanesi kitabını okumuştum ve sevmiştim. Kitap yorumumu okuyan bir arkadaşımda da bu kitabı varmış ve değişik tokuş yaptık. Ama bu kitabını Gece Yarısı Kütüphanesi kadar sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Yazarın bu kitabı da bilim kurgu. Bir hastalık yüzünden çok yavaş yaşlanan ve bu yüzden hayatı boyunca sevdikleri zarar görmüş bir adam hakkında. Kitabın içinde çok fazla tarihi kişilik var, bu kısımları bana biraz yapay geldi. Bir de kitabın sonu çok aceleci bağlanmış, bana göre mantıksızlıklar vardı. Ben çok sevmedim ama sevenleri çıkabilir tabii ki. Kitapta sevdiğim ve altını çizdiğim bir cümleyle yazımı bitiriyorum: "masumiyetlerini kanıtlamak için nehirlerin dibinde boğulanlar, kadınlardı."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bir Kadının Portresi
Bir Kadının Portresi, başlarda çok söz söyleyen ama hiçbir şey anlatmayan bir kitap gibi geldi bana. Ama sonradan olaylar ilerledikçe oldu...

-
'Jane Austen, kırk iki yıllık gözden uzak ve sade yaşantısına karşın, yazdıklarıyla ingiliz edebiyat tarihinin bir kült romancısı olma...
-
831 sayfa kitap bir solukta bitti desem bana inanırsınız umarım. Colm Toibin'in Thomas Mann'ın hayat hikayesini anlattığı Sihirbaz...
-
Celil Sadık'ın Uygarlığın Ayak İzleri serisinin ilk kitabı olan Rönesans'tan Barok Dönem'e Sanat Dehaları kitabını okuduktan son...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder