(Kötü olaylardan bahsediyor) "Böylesi olaylar, bilindiği gibi, Muhammed'in buyurduğu beş vakit namazda kusur edilmeyen, üç yüz fersahlık bir alanda normal şeylerdi." Hepimizin bildiği gibi Tanrı'nın buyruğuna güya uyup ona inanarak beş vakit ibadet eden ama bir yandan da onun kullarının hakkını yiyen insanlardan bahsediyor.
Candide, kitabın ortasında dünya üzerinde çok az kişinin yaşadığı ve bildiği cenneti bulur fakat orada da bir aydan fazla kalmaz. Resmen rahatlık batar. Don Kişot gibi Candide'in de peşinde maceralara sürüklendiği sevdiği bir kadın vardır. Onsuz yaşamayacağını düşünüp cenneti onu bulma umuduyla terk eder. Kendine şu soruyu sormaktan duramaz, "Bu mümkün olabilecek en iyi dünyaysa, geri kalanları nerede?" Çünkü bütün macerası boyunca Eldorado dışında iyi bir dünyayla karşılaşmaz.
Yolun bundan sonrasında ayrılmayan Martin ve Candide, yolculukları sırasında Kont Poccurante ile tanışırlar. Candide tezinde hala inatçıdır ve dünyada iyi ve mutlu insanların olduğunu iddia etmektedir. Her şeye sahip olan Kont Poccurante'nin bu sebeple iyi ve mutlu bir insan olduğunu varsayar. Ama durum bunun tam tersi çıkar. Her şeye sahip olan bu adam, hiçbir şeyden mutlu olamamaktadır. Candide: "İyi ama, her şeyi eleştirmenin, başkalarının güzel sandıkları şeylerde hata bulmanın da başka bir zevki yok mu?" diye sorar.
Peki sizce bütün dünyayı dolaşan, bir sürü kötülük, sadece bir cennet bulan Candide, mutluluğu nerede bulmuştur? Sıkı durun, tabii ki Türkiye'de. Aahahahaha...:) Kitabın sonunda kendi aralarında, çektiklerini onca sıkıntının mı yoksa hiçbirşey yapmaya ihtiyaç olmadan boş boş oturmanın mı daha iyi olduğunu tartışırlar. Sonunda bir Türk çiftçi onlara hayatın anlamını söyler: en iyisi çalışmaktır. Çünkü çalışmak, sıkıntı, işsizlik ve yoksulluğu uzaklaştırır.Kitabı okuduktan sonra bakalım siz de Türk çiftçinin bu sözlerine katılacak mısınız :) İyi okumalar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder